Bu tur, İstanbul'un en önemli tarihi ve kültürel miraslarını tanıtmak amacıyla düzenlenmektedir.  Eski istanbul tur programımız şöyle;

• Sabah 09:00'de okul önünden hareket
• 10:00'da Topkapı Sarayı gezisi
• 11:00-11:30 arası Hipodrom ve Sultan Ahmet Camii gezisi
• 11:30-12:00 Ayasofya Müzesi gezisi
• 12:30-13:00 arası öğle yemeği molası
• 13:30-14:30 arası Yerebatan Sarnıcı varış
• 15:10-16:00 arası Arkeoloji Müzesi gezisi
• 16:15-16:45 Gülhane Parkı gezisi
• 17:00 Okula dönüş

Bu turun, sizlere hem eğitici hem de eğlenceli bir deneyim sunacağını umuyoruz.

Programda isteğe göre saat ve yer değişiklikleri yapılabilmektedir.

Turu gerçekleştirmeden önce MEB’den gerekli izin için evrakların tamamını tarafımızdan gönderilmektedir.

Rezervasyon ve Sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Topkapı Sarayı Hakkında

Topkapı Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'nun yaklaşık 400 yıl boyunca yönetim merkezi olarak kullandığı tarihi bir saraydır. İstanbul'un Fatih ilçesinde, Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç'in kesiştiği noktada yer alır. 15. yüzyılda Sultan II. Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Saray, dört ana avludan ve birçok yapıdan oluşur. Sarayın içinde Harem, Kutsal Emanetler Dairesi, Padişah Portreleri Galerisi, Silahlar Koleksiyonu, Çinili Köşk Müzesi gibi birçok müze ve bölüm bulunur. Topkapı Sarayı, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir.

Sultan Ahmet Camii Hakkında

Sultan Ahmet Camii, İstanbul'un en ünlü ve görkemli camilerinden biridir. 1609-1616 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmet tarafından yaptırılmıştır. Mimarisi, sanatı ve tarihiyle dünyanın en güzel camilerinden biri olarak kabul edilir.

Sultan Ahmet Camii, altı minaresiyle dikkat çeker. Bu minarelerin sayısı, o dönemde sadece Mekke'deki Kabe'nin altı minaresi olduğu için tartışmalara yol açmıştır. Bu sorunu çözmek için, Sultan Ahmet, Kabe'ye yedinci bir minare ekletmiştir.

Sultan Ahmet Camii'nin diğer bir özelliği de içindeki mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileridir. Bu çiniler, caminin duvarlarını, kubbelerini ve kemerlerini süsler. Caminin içi ışıkla dolduğunda, bu çiniler mavi bir ışıltı yayar. Bu nedenle, camiye "Mavi Cami" de denir.

Ayasofya camii hakkında 

İstanbul'un tarihi yarımadasında bulunan ve 1500 yıldan fazla bir süredir hem kilise hem de cami olarak kullanılan muhteşem bir yapıdır. Ayasofya, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 532-537 yılları arasında inşa ettirilmiş ve Hristiyanlık dünyasının en büyük katedrali olmuştur. 1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun İstanbul'u fethetmesiyle birlikte camiye dönüştürülmüş ve minareler, mihrap, minber gibi İslami unsurlar eklenmiştir. 1934 yılında ise Atatürk'ün talimatıyla müzeye çevrilmiştir. 2020 yılında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararıyla yeniden cami statüsüne kavuşmuştur.

Ayasofya camii, mimari, sanatsal ve tarihi açıdan dünyanın en önemli kültür miraslarından biridir. Yapının kubbesi, 31 metre çapıyla döneminin en büyük kubbesidir ve bugün bile mühendislik harikası olarak kabul edilmektedir. Ayasofya'nın içindeki mozaikler, freskler, sütunlar, kapılar ve diğer süslemeler, Bizans sanatının en güzel örneklerini sergilemektedir. Ayrıca Ayasofya, hem Hristiyan hem de Müslüman inancının izlerini taşıyan nadir yapılardan biridir. Ayasofya'yı ziyaret edenler, hem geçmişin hem de bugünün ruhunu hissedebilirler.

Ayasofya camii, Türkiye'nin ve dünyanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist, bu eşsiz yapıyı görmek için İstanbul'a gelmektedir. Ayasofya camii, hem ibadet hem de kültür amaçlı kullanılmaktadır. Ayasofya'yı ziyaret etmek isteyenler, giriş ücreti ödemeden ve namaz saatleri dışında istedikleri zaman girebilmektedir. Ayasofya camii, insanlığın ortak mirası olarak korunması ve tanıtılması gereken bir değerdir.

Hipodrom Meydanı Hakkında

İstanbul'un tarihi ve kültürel açıdan en önemli mekanlarından biridir. Hipodrom, Bizans İmparatorluğu döneminde at yarışları, arabalı yarışlar, törenler ve gösteriler için kullanılan devasa bir arenaydı. Hipodrom'un merkezinde, dört adet anıtsal sütun bulunuyordu. Bunlar, Mısır'dan getirilen Obelisk, Bizans İmparatoru III. Konstantin tarafından yaptırılan Yılanlı Sütun, IV. Konstantin tarafından dikilen Konstantin Sütunu ve Bizans İmparatoru III. Murad tarafından yaptırılan Alman Çeşmesi'ydi. Hipodrom, Osmanlı döneminde de önemini korudu ve Sultanahmet Meydanı olarak anılmaya başladı. Osmanlılar, Hipodrom'un etrafına camiler, medreseler, kütüphaneler ve hamamlar inşa ettiler. Günümüzde Hipodrom Meydanı, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgi odağı olan bir yerdir. Hipodrom'un tarihi eserleri, İstanbul'un zengin kültür mirasını yansıtmaktadır.

Yerebatan Sarnıcı Hakkında 

İstanbul'un en eski ve en büyük yeraltı su deposudur. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 6. yüzyılda yaptırılmıştır. Toplamda 336 adet mermer sütunun taşıdığı sarnıcın kapasitesi 80 bin metreküptür. Sarnıç, Bizans döneminde Büyük Saray'ın ve Ayasofya'nın su ihtiyacını karşılamak için kullanılmıştır.

Sarnıcın en ilgi çekici özelliklerinden biri, iki adet Medusa başının sütunlara yerleştirilmiş olmasıdır. Medusa, Yunan mitolojisinde yılan saçlı bir canavardır. Ona bakan herkes taşa dönüşür. Medusa başlarının neden sarnıca konulduğu tam olarak bilinmemektedir. Bazı teorilere göre, bunlar Roma döneminden kalma eserlerdir ve sütunları desteklemek için kullanılmıştır. Bazılarına göre ise, Medusa başları sarnıcı kötü ruhlardan korumak için birer tılsım olarak konulmuştur.

Yerebatan Sarnıcı, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Bugün hem bir müze hem de bir kültür merkezi olarak hizmet vermektedir. Sarnıçta düzenlenen konserler, sergiler ve ışık gösterileri ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan eşsiz bir yapıdır.

Arkeoloji Müzesi Hakkında 

Arkeoloji Müzesi, Türkiye'nin en büyük ve en eski müzelerinden biridir. Müze, 1891 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde kurulmuştur. Müzede, Anadolu, Mezopotamya, Mısır, Yunanistan ve Roma gibi farklı uygarlıklara ait eserler sergilenmektedir. Müzenin en önemli koleksiyonları arasında, İskender Lahdi, Sidon Kral Lahitleri, Silifke Lahdi, Tabnit Lahdi ve Payava Lahdi gibi ünlü lahitler bulunmaktadır. Müze, ayrıca Türk-İslam Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi ile birlikte Arkeoloji Müzeleri Kompleksi'ni oluşturmaktadır. Arkeoloji Müzesi, tarih ve kültür meraklıları için görülmesi gereken bir yerdir.

Gülhane Hakkında 

Gülhane Parkı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde sarayın bahçesi olarak kullanılmıştır. Parkın adı, gül bahçeleri anlamına gelen "gülhane" kelimesinden gelmektedir.

Parkın en önemli tarihi olayı, 3 Kasım 1839'da Sultan Abdülmecid tarafından ilan edilen Tanzimat Fermanı'nın burada okunmasıdır. Tanzimat Fermanı, Osmanlı İmparatorluğu'nda modernleşme ve reform hareketlerinin başlangıcı sayılmaktadır. Ferman, halka adalet, eşitlik ve özgürlük vaat etmiştir.

Park, 1912 yılında halka açılmıştır. Parkın içinde çeşitli bitki ve ağaç türleri, tarihi eserler, müzeler ve heykeller bulunmaktadır. Parkın en ünlü eserlerinden biri, İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'dir. Bu müze, 2008 yılında açılmış olup, İslam medeniyetinin bilim ve teknoloji alanındaki katkılarını sergilemektedir.

Gülhane Parkı, hem tarihi hem de doğal güzelliği ile İstanbul'un en sevilen parklarından biridir. Park, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır. Park, aynı zamanda kültürel ve sanatsal etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle bahar aylarında gül festivali, müzik konserleri ve şiir dinletileri düzenlenmektedir.